Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 16°C
Sal 18°C
Çar 19°C

Galata Kulesi’ne gitmeden önce tüyler ürperten hikayesini dinlemeye ne dersiniz?

Galata Kulesi’ne gitmeden önce tüyler ürperten hikayesini dinlemeye ne dersiniz?
5 Ocak 2019 18:07
2.793
A+
A-

Şehrin güzelliğine güzellik katan bu kule ve çevresi hakkında çok garip efsaneler anlatılır. Üstelik efsaneler ilginç bir şekilde bazı somut olaylara da dayanıyor. İntiharlar… Kulenin dibindeki derin kuyularda bulunan onlarca kafatası ve daha neler neler…

Şimdi gelelim bu kule ilk ne zaman ortaya çıktı, niye yapıldı fasıllarına… Efendim bizim verdiğimiz isimle Galata Kulesi’nin olduğu bölge (Bizanslılar bu kuleye İsa kulesi diyor. Hatta Hz. İsa’nın buraya ineceğini düşünüyorlarmış) Fetihten önce Cenevizlilere ait özerk bir bölgeydi. Burada ticaret yaparlardı. Ticari bakımdan değişik imtiyazları vardı. Kuleyi de gemiler yolunu rahat bulsun diye inşa etmiş bu adamlar. Çünkü kulenin hemen alt tarafı Karaköy burada da ticaret limanı var. Amaç aslında bir nevi tabela görevi görsün yani.

Bu Cenevizli arkadaşlar biraz garip önce onu bir anlatalım. Bu adamlar Cenova isimli bir şehir devletinin uzantıları. Dünyanın pek çok yerinde böyle Galata gibi ufak ufak şehir devletleri var. Adamlar denizci ve tüm işleri ticaret. İlk şirket kuruluşları, sigorta olaylarını vs bunlar buluyor. Parayla inanılmaz haşir neşirler.

“Çok para haramsız olmaz” diye boşa dememiş atalarımız.

Neyse İstanbul fethedilten sonra, Fatih bunların alayını vergiye bağlamış önce. Sonra bunlar ırın tırın edince kafadaki adamları almış sürmüş Sakız Adası’na geri kalanları da bir güzel dağıtmış kimini tersanelere göndermiş, kimini komple başka yerlere sürmüş. Adam akıllılarına dokunulmamış tabi. Ama bu bölge neredeyse hiçbir zaman Türklerin tamamen yerleştiği bir yer de olmamış.

Peki neden? İşte efsaneler tam olarak burada başlıyor.

Osmanlı burayı ele aldıktan sonra Kule’yi ne yapsak diye düşünmüş. Yıkacak halleri yok ilk önce Osmanlı da Galata Kulesi’ni Fener olarak kullanmış. Sonra böyle bir binayı sadece fener olarak kullanmak çok mantıksız gelmiş olmalı ki farklı işlerde denemeye başlamışlar. Hapishane, yangın kulesi, savaş esirlerinin tutulduğu barınak vs derken en son Rasaathane olarak kullanılmış. Rasathane bilmeyenler için söyleyeyim yıldızların izlendiği konumlarının belirlendiği bir merkez. Günümüzde de var Rasathaneler ama Osmanlı’da Rasathaneler sadece yıldız haritası çıkarmak için kullanılmazdı. Sadece Rasathanelerin başındaki adamların ünvanını söylesem yeter herhalde: Müneccimbaşı.

Yani eldeki verilere göre gelecek ile ilgili tahminlerde bulunurlardı. (İşin içine hafiften gariplikler girmeye başladı)

Orası Rasathane olarak kullanılmaya başlandıktan sonra bölgede garip olaylar yaşanmaya başlar… Çoğu gece Kulelerin diplerinde kadın cesetleri bulunur. Üstelik bu cesetlerin istisnasız hepsinin kalpleri sökülmüştür. Ürkütücü değil mi? İşin ilginci 1579’da Rasathane kapatılıyor. Herhangi bir sebep de gösterilmiyor. Efsaneye inananlar, bu kararın sebebinin Galata’da bulunan gizli bir tarikat olduğuna inanıyor.

Üç beş sene değil onlarca sene boyunca bu olaylar devam ediyor ve bırakın yerleşmeyi Müslüman ve Hristiyan ahaliden neredeyse hiçkimse bu bölgeye gitmez oluyor. Bu sayede orada yine Galata özerkvari bir yapıya kavuşuyor. Kimse oraya gitmek istemiyordu. Bu arada kule’den atlayarak intihar eden insanların sayısı da az değildi. Bu olaylar Abdülhamit dönemine kadar devam etti. Kurduğu hafiye teşkilatlarını bilmeyen yoktur. Bu hafiye teşkilatları konuyla ilgilenir ve bölgede geniş çaplı bir araştırma başlatırlar. Sonuç ilginçtir.

Hafiyelerin yaptığı araştırmalara göre şöyle bir sonuç ortaya çıktı. Bölgede ilginç bir tarikat vardı. Bu tarikat Ticaret gemileriyle bölgeye gelen kadınlara tecavüz ediyordu. Daha sonra kadın hamile kalırsa doğan çocuğu bir süre takip ediyorlar ve kendilerine has yöntemlerle belli bir yaştan sonra onları öldürüyorlardı. Fakat ortak özellik öldürülenlerin tamamının kadın olmasıydı. Yapılan baskınlardan, itirafçılardan elde edilen bilgilere göre ise bunu yapmalarındaki sebep Firavun’un Hz. Musa’yı yok etmek için katlettiği erkek çocukları simgeliyordu. Yani bunlar da Firavun’un yaptığının tam tersini yapıyorlardı güya.

Arada nasıl bir bağlantı kuruldu bilemiyorum ama böyle bir şey yapılmış. Ortaya çıkmış. Bu işin bir ailenin önderliğinde yapıldığı da ortaya çıkarılmış. Hatta ailenin adı da veriliyor araştıranlar bulabilir ama ben luzüm görmüyorum.

Bu aile Yahudi bir aile ama hemen Yahudileri tümden suçlamayın çünkü bu olaylar ortaya çıkınca diğer Yahudi kuruluşları cemaatleri aileleri bu aileyi deyim yerindeyse afaroz etmiştir. Bu aileden ölenlere mezar taşı bile yapmamışlardır.

Fakat günümüzde bu ailenin mezarlarının tespit edildiği ve restore edildiği iddia ediliyor. Hatta bu ailenin yeniden bölgeye girmeye çalıştığı söyleniyor diyerek iyice hepinizi korkutayım. Ama artık işler eskisi gibi korkutarak ilerlemiyor merak etmeyin ? Tam tersi isteterek ilerliyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.